Erzurum’da bilmeceye mesel denir. Uzun kış
gecelerinde kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yerlerde toplanır, eğlenir,
birbirlerine hikaye anlatır, mesel sorar, yüzük oyunu oynarlar. Erkekler veya
bayanlar arasında bazende “herfene” düzenlenir. Herfene yapıldığı gün, her ev
kendisine verilen yemeği yapar, akşam üzeri toplantı yerine gidilir. Yemekler
yenir, çaylar içilir, daha sonra buğdaydan yapılan kavurga, hedik gibi
yiyecekler ortaya çıkartılır.
Herfene sonunda yapılan eğlencelerden en
çok ilgi çekenlerin başında “mesel” denilen bilmecelerin sorulması gelir.
Bilmece sorulmasının bir usulü vardır. Bilmeceyi soran karşısındakine “bil
bakalım” dedikten sonra bir düşünme ve çözme zamanı bırakılır. Cevap vermekte
güçlük çeken, bir takım ip ucları ister. Bunun için karşı “Canlı mı cansız mı?”
“Yenilir mi içilir mi?” gibi sorular geliştirilir. Bazen bu oyunlar iki guruba
ayrılarak ta oynanır. Erzurum bilmecelerinin bir kısmını burada
yayınlıyoruz.
Ak tavuk suya dalar (Pirinç)
Allah yapar yapısını, Demir açar
kapısını, Yuvarlandı yumak oldu, Geldi bize konak oldu
(Çadır)
Ateşi yakar, pekmezi akar
(Çıra)
Atlayarak yürür, patlayarak ölür
(Pire)
Atlı kantar et tartar (Küpe)
Ben giderim o gider yanımda tın tın eder
(Gölge)
Bir küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
(Limon)
Bir küçücük mil taşı, dolanır dağı taşı
(Göz)
Bir yerinden girilir, üç yerinden çıkılır
(Gömlek)
Biz biz idik Otuz iki kız idik Ezildik büzüldük
Bir duvara dizildik (Dişlerimiz)
Canlı gider, cansız kovalar
(Araba)
Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane
(Nar)